Her şey, bir arkadaşımın hikayesinde Embark’ın posterini gördüğüm zaman başladı. Aslında dikkatimi çeken şey ilk defa “tersine mentorluk” kavramını görmüş olmamdı.

Ne tür bir program olabileceğini merak ettim ve hemen arkadaşımı arayıp sordum. Başvuru yaparak üst düzey bir şirket yöneticisine mentor olma deneyimini yaşayacak olmaktan çok heyecan duydum. Bir şirket yöneticisiyle iletişimde olmak son derece streslidir. Özellikle de eğer benim gibi iş camiasıyla iletişim kurmanın yollarını arayan bir üçüncü sınıf öğrencisi ve yabancı ülkede mülteci konumunda biriyseniz. Mentor olmak ilk etapta benim aklımı karıştırdı, zaten başarıya ulaşmış olan birine ne verebilirim veya ne katabilirim bilemiyordum. Ama şimdi görüyorum ki bu her şeyden önce bana muhteşem bir menti ve dost kazandırdı.

Türkiye’deki sosyal bilimler ve iş alanındaki çalışmaların gerekleri gibi pek çok konu hakkında konuştuk. Pek çok ortak ilgi alanımız olduğunu fark ettik ve birbirimizden çokça şey öğrendik. Mentimin kendimi daha iyi bir ışıkta görmeme, kendimi nasıl farklı bir şekilde geliştirebileceğime yardımcı olacak eleştirel bir bakış açısı vardı ve gelecekte birçok konuyla ilgilenmem için bana ilham verdi. Kelimenin tam anlamıyla harika bir insanla eşleşmiş oldum. Son olarak bu topluluğun bir parçası olmaktan daha fazla memnun olamazdım. Bu program, bazı şeyleri farklı bakış açılarından görmeme yardımcı olan muhteşem bir deneyimin bile ötesindeydi.

Küçük bir fikrin ve biraz konuşmanın, insanları nasıl birbirine bağlayacağını ve birbirlerinin potansiyellerinden faydalanmalarını sağlayacağını kanıtlıyor.